Başakşehir Mutlu Son

Başakşehir Mutlu Son

Bunu sezince,

elverişli konumunu ilerletti, düz bir çizgide darbeleri

sürdürerek girişini zorla derinleştirdi. Bu bana öyle

dayanılmaz bir acı veriyordu ki nerede ise çığlık çığlığa

bağırmak üzereydim. Başakşehir Mutlu Son Evi ayağa kaldırmak istemediğimden

soluğumu tuttum ve yüzüme doğru kaldırılmış etekliğimi

ağzıma tıktım, acılarım boyunca onu ısırdım. Nihayetinde o

bölgenin narin dokusu, bu şekilde yırtıcı bir yırtılma ve

parçalanmaya yol verebilmişti.Başakşehir Mutlu Son  Charles daha derinlerde bir

şeyi delip geçti ve insafsızca, iradesizce, yalnızca bir çeşit

ilkel hırsla çabalamaya başladı. Devasa bir dalga gibi parçalama‐

ya, her şeyi önüne ilave edip götürmeye başladığı o an kesik bir

çığlık attım ve acının keskinliğinden ba-yılıverdim. Bana

daha sonrasında anlattığına bakılırsa bacaklarım aniden yırtık, yaralı

geçitten akan kan seliyle kaplanmış.

Kendime geldiğimde giysilerimin çıkarıldığını, yatağa

yatırılmış olduğumu görmüş oldum. Bekâretimin o tatlı, insafa

gelmiş katilinin şefkatli kollarınday-dım. Elinde bir kadeh

Başakşehir Mutlu Son

likör vardı, bu kadar acı çekmeme neden olmasına rağmensevmiş olduğimin sunmuş olduğu bu ikramı reddedemedim. Yaşlarla nem‐

lenmiş süzgün gözlerimi ona çevirdim, gaddarlığından ötürü

onu azarlar ve aşkın ödülü bu mu, diye sorar gibiydim. Fakat

rastlamayı hiç de ummadığı bir bekâretin üzerinde kazanılan

bu eksiksiz zaferle bana karşı sonsuz bir sevgi duymaya

başlamış olan Charles ona hazzın doruğunu yaşattığım için bana

minnettardı. Bana çektirdiği acıyı sevecenlikle bastırdı ve

aslına bakarsak kinden çok aşk kokan hafifçe yakınmalarımdan

uzaklaştırıp beni sevimlilikle, sıcaklıkla yatıştırmaya,

okşamaya, avutmaya başladı. Ona ait olduğumu düşünmenin

mem-nunluğuyla tüm acı az sonrasında uçup gitmişti. Başakşehir Mutlu Son O şimdi

mutluluğumun ve geleceğimin mutlak be-lirleyicisiydi. Yenidende acılarım çok keskindi, yaram daha tazeydi ve kanıyordu.

Ne kalkıp dolaşabiliyor, ne de kımıldayabiliyordum bu

yüzden yemeğin yatağa getirilmesini emretti. Yoksa bir tavuk

kanadıyla iki, üç bardak şarabı başka türlü mideye

indiremezdim.