Başakşehir Masaj Salonu Masöz Bahar

Başakşehir Masaj Salonu

“Majesteleri, tartışmamız bitmiştir. Sizin şu andaki hedefiniz bir savaşı önlemek olmalı, düşsel Ay prensesleri için endişelenmek değil.” “Ya elimde değilse?” Torin ellerini açtı, tartışmadan bitkin düşmüş görünüyordu. “O vakit Birlik harpacaktır.” “elbet. Muhteşem bir plan. Bu konuşmayı yaptığımız için içim o kadar rahatladı ki.” Kai sırtını döndü ve boş gözlerle laboratuvarlara doğru ilerledi. Evet, Dünya Birliği gerekirse savaşırdı. Fakat Ay Ülkesi’ne karşı, kaybetmekten başka bir şansları yoktu. BÖLÜM On Üç “denetim açık oturumİNİZ olağanüstü KARMAŞIK. Gördüğüm sayborg teknolojileri arasında en gelişmiş olanlarından biri.”Başakşehir Masaj Salonu

Başakşehir Masaj Salonu

 

Dr. Erland, holografi bir o yöne bir bu yana döndürdü. “Ve omurganızdaki şu devrelemeye bir bakın lütfen. Merkezi sinir sisteminize neredeyse mükemmel bir halde konuşlandırılmış. Kusursuz bir işçilik. Ve ah! İşte şuraya da bakın!” Holografin leğen kemiğine doğru işaret etti. “Üreme sisteminize nerede ise hiç dokunulmamış. Derhal her dişi sayborg, ameliyattaki Başakşehir Masaj Salonu saldırgan prosedürler yüzünden kısırdır. Ama görünüşe bakılırsa, bu mevzuda sizin bir sorun yaşayacağınızı sanmıyorum.” Cinder, laboratuvar masalarından birine oturdu ve yüzünü iki elinin arasına aldı. “Ne şanslıyım.” hekim Erland bir parmağını ona salladı. “Doğru.” “Peki… Diyelim ki vebaya birkaç gün önce naturel yollardan temas ettim; bulaşıcılığımın geçmesi için ne kadar süre gerekir?”

 

“Bir kızda karmaşık devrelemeyi çekici bulan biriyle karşılaşmış olduğum gün, kendimi çok daha minnettar hissedeceğimden eminim.” Cinder, topuklarını üstünde oturmuş olduğu masanın metal tabanına çarptırdı. “Bunun vebaya bağışıklık durumumla bir alakası var mı?” “belki… Fakat kim bilir yoktur.” hekim bir taraftan holografa bakmaya devam ederken, bir yandan Başakşehir Masaj Salonu da cebinden çıkardığı gözlüklerini yüzüne yerleştirdi. Cinder başını yana eğdi. “Size gözlerinizi ameliyat ettirmeye kafi gelecek kadar para ödemiyorlar mı?” “Gözlük takmayı seviyorum.” dedi Kai, kendini çaresiz hissetmeye başlayarak. Kendini öylesine uzun süredir bu fikre kaptırmış ve araştırmalarını kalpten bir istekle gerçekleştirmişti ki bütün hepsinin bir tek birer hüsnükuruntudan ibaret olduğu olasılığı aklının bir köşesinde her zaman dursa bile, bunu kabul etme düşüncesine katlanamıyordu.